Ben bu yazıya başladığım da Samsun Barosu ’nun, 2014 -2016 dönemi için Başkanlık ve Kurulları ile ilgili seçimler devam ediyordu. Mensubu olmaktan gurur duyduğum avukatlık mesleğinin de yirmi yılımı doldurmama az bir zaman kaldı. Meslektaşlarımın çoğunun yaşadığı gibi ağır ve meşakkatli süreçlerden geçerek bu günlere geldim. Dünkü genel kurul toplantısın da bir kez daha anladım ki ben bu mesleği gerçekten çok seviyorum. Avukat olmaya karar verdiğimde henüz 12 yaşımdaydım. Zaman su gibi akıp geçiyor. Bunca yıllık meslek hayatım boyunca dünkü kadar keyifli ve renkli bir genel kurul izlemedim desem abartmış olur muyum bilmiyorum. Tabi buradan kime oy verdiğimi söyleyecek değilim ama herkes neticede kime oy verdiğimi öğrenebilecektir. Seçim sonuçları açıklandıktan sonra kim kazandı ise ona oy verdiğimi söyleyerek, ne şiş yansın ne kebap yapacağım ?)))
Tabi bu kısım işin latife kısmı idi.!
Dün, beş değerli meslektaşım içlerinden biri de bayan olmak üzere başkanlık için taleplerini, ideallerini, iddialarını dile getirdiler. Büyük bir keyifle bu seviyeli yarışı izledik.
Ancak ünlü bir söz vardır ya “ bir deli bir kuyuya bir taş atar ,kırk akıllı çıkaramaz diye “ maalesef yine bu neviden bazı spekülasyonlarla bu onurlu mesleğin seçim sürecini gölgelemeye çalışanlar oldu. Ziyadesiyle üzüldüm. Spekülasyonların başında ise “ siyasetin baro seçimleri üzerinde baskı oluşturmaya çalıştığı iddiası idi “. Aslında iddia eden ispat etmekle mükelleftir ,konuya değinmek bile konuya değer kazandırmak oluyor ama bir tarafı avukatlık mesleği bir tarafı siyaset olunca ne şiş yansın ne kebap diyemedim. İki satır da olsa bir şeyler yazmak zorunda hissettim kendimi ; Tüm zorluklarına rağmen avukatlık mesleği hem dünyanın hem ülkemizin en prestijli mesleklerinden biridir. Mesleğin onur ve duruşu, geleceği için öncelikle kendi onur ve duruşlarımızı sağlam tutmalıyız. Ben hiçbir avukatın siyasi baskı ile iradesinin etkileneceğini ve buna karar kılıp oy kullanabileceğini düşünmüyorum. Avukatlık yarı kamusal kimliği ile kendine has ve özgün bir meslektir. Aksine bir davranış avukatlık mesleği ile bağdaşmaz. Ancak tamamen siyasetten uzak bir STK örgütü düşünülemeyeceği gibi Baro ‘da düşünülemez. Dolayısıyla barolar ve avukatlar siyasetin tamamen uzağında olamayacağı gibi baskısı altında da olamaz. Bu haberler bence bu mesleğin itibarına yönelik yakışıksız iftiralardan ibarettir.
Kaldı ki mevcut siyasetin de baroya baskı yapmak gibi bir ihtiyaç içinde olduğunu düşünmüyorum. Zira barolar bana göre siyasetin yakınında ama her zaman bir adım önünde olmalıdır…
Selam ve saygı ile kalın…