Yaklaşık beş gündür, Kobani ‘nin Işid güçleri tarafından ele geçirilmesini bahane eden bazı terör örgütü yanlıları, ülkemizin özellikle de Güneydoğu illerinde ölümler ile sonuçlanan terör eylemleri ve iç kargaşa başlattı. Neymiş efendim, Türkiye Kobani‘ye yardım etmiyormuş! Kobani, Türkiye ‘nin Şanlıurfa iline yakın sınırda bir Suriye kenti. Daha düne kadar adını, sanını dahi duymamıştık.
Dün Doğu Karadeniz gezisinde konuşan Sn. Cumhurbaşkanı, her zamanki doğal ve samimi üslubu ile muhalefete CHP‘ye bilhassa da HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş‘a da yüklenerek “ Kobani de Kobani, Kobani de Kobani, neyimiz olur Kobani diyerek “ haklı biçimde çıkıştı. Bununla birlikte Sn. cumhurbaşkanı klasik Cumhurbaşkanlığı yapmayacağının da ilk ciddi sinyallerini vermiş oldu. Bir kısım medya ise bugün hemen bu ifadenin üstüne atlayarak “ Sn. Cumhurbaşkanı ,Suriye konusunda ağız değiştirdi “ diyerek eleştiride bulundu. Halbuki Sn. Cumhurbaşkanı tavır falan değiştirmedi . Sadece cevabını kendisinin ve birçoğumuzun çok iyi bildiği bir soru sordu. Bu tavır gerçek bir liderin gerçek bir siyasetçinin yapması gereken tavırdır. Hele siz bir deyin bakalım “ Kobani neyimiz olur ? Komşumuz mu olur , yoğun Kürt nüfusu nedeniyle Kürt vatandaşlarımızdan dolayı kuvvetli kan bağımız mı var, sınır güvenliğimiz mi mevzuubahis, ticaretimiz mi sıkıntıya girdi ? Cevap, hepsi ise bu güne kadar Suriye politikası nedeniyle hükümeti ve Sn. Cumhurbaşkanı’nı neden bu kadar acımasız eleştirdiniz. İşte tüm bu sebeplerle Türkiye, Suriye için yardım tırları gönderiyordu. Ama içeride ve dışarıda konuşlanmış hain mihraklar, bu yardımları bile hükümete karşı başlatılacak linç kampanyasına gerekçe göstermeye yeltendi. Şimdi aynı mihraklar utanmadan aynı gerekçeler ile bırakın yardım etmeyi “ TSK direkt Suriye‘ye müdahale etmiyor bu nedenle iç savaş başlatırız “noktasına getirmeye çalışıyorlar! Sonuç ise ortada 22 yıl sonra ilk defa bazı illerimizde olağanüstü hal ilan edildi. Otuza yakın insan hayatını kaybetti. Bugüne kadar olağanüstü hal ilanı konusunda bu kadar direngen davranan hükümet, bu konuda hiç tereddüt etmedi. Zira barış süreci tüm kazanımları ile Türkler ve Kürtlere çok şeyi öğretti ve hatırlattı. Birlikte yaşamamız, tarihte olduğu gibi bugün de imkansız değil. Düşmanımızın düşmanı her zaman dostumuz değil ! Çünkü biz ayrılamayacak bir bütünün parçalarıyız. Bugüne kadar halkların demokratik kardeşliği , anti emperyalizm edebiyatı yapan ama ilk ABD ziyaretinden sonra güç zehirlenmesi yaşayıp kendi halkına ihanet eden bir kimseden lider olmaz, hiç kimseye de hayır gelmez. Batılı güçlerin amacı Ortadoğu’daki yeni emellerini gerçekleştirmek için hem Türkleri hem de Kürtleri ateşin içine atmak. Bunları birlikte gördük.
Bazı mihraklar fena halde eski günleri özlüyor, bunu biliyoruz. Ama artık onlar için çok geç !!!