“ Yiğit başından kaale eksik olmaz , kelle verilir ama toprak verilmez “ rahmetli Barış Manço ‘nun söyleyerek dillerimize doladığı bir Estergon marşının, hikaye bölümünün sözleriydi. Ne güzel de anlatır bu ülkeyi ve yiğitlerini, ne gailemiz biter ne de toprak verilir !!!.
Ak Parti Hükümeti iktidara geldiğinden bu yana icraatlar kadar musibetler hız kesmeden bu milletin başına yağıyor, yağdırılıyor. Sanki hızlandırılmış bir sürecin içinden geçiyoruz. Önce musibet gün yüzüne çıkıyor sonra Allah’ın izni ile çözüme yönelik adımlar atılıyor. Ekim ayının vizyondaki bir numaralı gündemi hiç kuşkusuz Kobani olaylarıdır. Ayrıca HDP ile bu yazı ve devamında bundan böyle Selo ismi ile bahsedeceğim Selahattin Demirtaş‘tır. Selo, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde gösterdiği samimi görünen gayreti ile hiç hizip üslubu kullanmadan başarılı bir performans sergilemişti. Ekim ayında gerçekleşen Kobani gerekçeli olaylar sırasında aslında nasıl bir maske ile dolaştığını ve ne kadar samimiyetsiz olduğunu birlikte gördük. Bana göre ekim ayının bir numarası Selo’ dur. Yaşanan olayların yürek yarasının dramlar olduğu tartışmasızdır. Ancak bu olaylar bazı şeyleri birlikte görmemize de sebep olmuştur. Birçok insan ,PKK‘nın da , siyaseten uzantılarının da özünde ,Kürtler ve Güneydoğu diye bir sorunlarının olmadığını bir kez daha görmüştür. Selo ve yoldaşları, özgürlük ve Kürt halkı gibi bir dertleri olmadığını ,terörden nemalandıklarını ve kendilerini ancak terör ile var sayabileceklerini bir kez daha ortaya koydular. Her zaman söyledik, yine söylüyorum; PKK Ortadoğu ‘da taşeron bir uyuşturucu ve terör şebekesidir. Yardımları başından bu yana ABD‘den gelir. Büyük abileri Ortadoğu’da kargaşa ve kan istediğinde ise bu rollerini de seve seve yerine getirirler. Menşei itibariyle, IŞİD ile benzer tarafları çoktur. Şimdi karşı karşıya getirilmiş olmaları ise senaryonun bir parçasıdır. Bölgenin kaynaklarının gayrimeşru paylaşımı noktasında yaşadıkları huzursuzluktan başka hiçbir çekişmeleri yoktur. Sipariş üzerine türetilmişlerdir. Ne IŞİD ‘in İslam gibi bir derdi vardır ne de PKK ‘nın, Kürt halkı ve özgürlük gibi bir derdi vardır. İşledikleri cinayetlerde her iki örgüt de en çok savunduklarını iddia ettikleri bu kitleleri mağdur etmiştir. Ancak PKK 30 yıl bu ülkeyi iç savaş sarmalında korku ve acıya boğmayı da becerebilmiştir. Maalesef halktan kendilerine ciddi bir taraftar zümresi bulmuş olması da PKK terörünün 30 yıldan fazla sürmesinin sebeplerinden biridir. Ordu ve devletin PKK terörü ile mücadelesinde en çok zorlandığı nokta, halk ile terörün iç içe geçtiği ve ayrım yapmanın zor olduğu zamanlarda olmuştur. Ne zaman ki bir şekilde barış süreci işletilmeye başlanıldı , terör rantçılarının huzuru kaçtı. Ancak son olaylarda dikkati çeken en önemli şey ,bölge halkı ile terör örgütünün belirgin şekilde kendini ayrıştırması olmuştur. PKK için ise bu sonun başlangıcıdır. Müstakbel muhalefet beklentimi boşa çıkarmış olmasına rağmen aferin Selo‘ya !!!