Yok efendim kaynağı nereden bulacakmış, hayal ürünü gerçekleşmeyecek vaatlermiş, palavra atıyorlarmış, bekara karı boşamak kolaymış.
Başbakan başta olmak üzere bakanlar, milletvekilleri, tüm iktidar ve AKP’li yetkililer, adaylar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun emekliye dini bayramlarda yılda iki ikramiye ödenmesi, asgari ücretin 1500 liraya çıkarılması, mazotun çiftçiye 1.5 liradan satılması ve alt gelir gruplarına yönelik diğer vaatlerini bu sözlerle eleştiriyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, çok akıllı bir politika ile yoksulun derdine çare olacak, onların rahat nefes almasını sağlayacak ekonomik vaatleri iyi ki gündeme getirdi, seçim bildirgesine aldı.
Baksanıza, Kılıçdaroğlu’nun vaatlerini kıyasıya eleştiren, kaynağı gerekçe gösteren hükümet birden bire emekliyi anımsadı, hemen bin liranın altındaki aylıklara 100 lira zam yaptı.
Hiç olmazsa bu tartışmadan emekli kazandı.
Eğer Kılıçdaroğlu emekliyi seçim gündemine taşımasa idi hükümet bu dar gelirli kitleyi hatırlamazdı bile.
Sadece hükümet değil, MHP, HDP ve seçime katılan diğer siyasi partilerin liderleri de emekliyi, asgari ücretliyi, çiftçiyi, esnafı, satın alma gücü günden güne eriyen diğer yoksul kesimi gündemine alarak, meydanlarda vaat üzerine vaatler yağdırıyor.
Hatta daha ileri gidip, asgari ücreti 5 bin liraya çıkarmaya söz verenler bile var.
Kılıçdaroğlu bu vaatleri gündeme taşıyarak kötü mü yaptı ?
Asla.
Dar gelirli kitlenin unutulan sorunlarını yeniden anımsatarak, kendinden bekleneni yerine getirdi.
Başta emekli olmak üzere, memur, esnaf, çiftçi bu seçimin ana gündemi oldu, nihayet anımsanarak ağızlara alınmaya başlandı.
“Bu sözler yerine getirilir mi, yoksa bunlar seçmenin oyunu almaya yönelik boş vaatler mi?” diye sorabilir, şüpheye kapılabilirsiniz.
Aslında hiç de öyle iddia edildiği gibi boş, yerine getirilmesi olanaksız vaatler değil.
Zaten Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli ve diğer liderler, partilerin ekonomi kurmayları bunların gerçekleşebilmesi, hayata geçirilebilmesi için oluşturulacak kaynakları zaten her gün medyada, TV programlarında açıklıyor.
Ana başlıkları ile değerlendirildiğinde;
Eğer adil bir gelir dağılımı sağlanırsa, kamu maliyesi aşırı israf önlenerek disipline edilirse, kamuya gelir getirici düzenlemeler kararlılıkla uygulanırsa, vergide hakkaniyet gözetilirse, kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınırsa, kaynaklar gereği gibi değerlendirilirse emekliye yılda iki ikramiye de ödenir, asgari ücret 1500 liraya da çıkarılır, çiftçiye mazot 1.5 liraya da satılır.
Tabii bunlar bilinen önlemler.
Kuşkusuz liderlerin, partilerin bu basit ve bilinen önlemlerin yanı sıra, hesapladıkları, araştırdıkları diğer gelir getirici formülleri de vardır.
Bundan ötürü bu vaatler neden gerçekleşmesin, neden olmasın?
Sormadan kendimi alı koyamıyorum.
Emekli, memur, işçi, asgari ücretli, esnaf ve çiftçinin sorunları, bunlara yönelik iyileştirici talepler gündeme geldiğinde neden sürekli “kaynak yok” deniliyor?
Neden bu insanlar, dar gelirli kitle söz konusu olduğunda kaynak yetersizliği dile getiriliyor?
Oysa bu kitle aileleri ile birlikte nüfusun neredeyse dörtte üçünü oluşturuyor.
Bu denli önemli ve üretken bir kitle görmezden gelinmeyi, sorunlarının ötelenmesini hiç ama hiç hak etmiyor.