‘’Bizim toprağımızdan, köyümüzden gayrı yerimiz yok. Gidebileceğimiz, geçimimizi sağlayabileceğimiz başka köyümüz yok.’
CNN Türk’te geçtiğimiz cumartesi gecesi yayınlanan ‘’Yeşil Doğa’’ programında Fatsa’nın Yukarı Bahçeler köylüleri böyle anlatıyor dertlerini, içinden çıkamadıkları, defedemedikleri sorunlarını.
Programın yapımcısı Güven İslamoğlu soruyor, Yukarı Bahçeler’in köylüleri içlerini, dertlerini sanki bir kurtarıcı gelmişcesine döküyor, anlatıyor, umut arıyor.
Yaklaşık 1 yıldır Yukarı Bahçeler köylüleri ekmeğini, aşını kazandığı fındık bahçelerinin siyanürle altın aramak için deşilmesine, yok edilmesine adeta isyan ediyor, imtihan veriyor.
Siyanürün çok zehirli olduğunu, insan ve diğer canlılara, doğaya verdiği zararı, onulmaz yıkımını Bergama’dan bildiklerini, öğrendiklerini anlatan köylüler, sondaj çalışmalarını kaygıyla izliyor, izledikçe de kahroluyor.
Yeşil fındık bahçelerinin yerini alan böğrü delinmiş, paramparça edilmiş kaygan ve çorak bir zemine bırakılmasını kabullenemediklerini belirten köylüler, “Onlar işi bitip gidecek. Biz burada bu zehirlenmiş, hayatımızı karartacak siyanürlü toprakla baş başa kalacağız” diye haykırıyor.
Köylüler, elleri koynunda, gözü yaşlı bir şekilde iş makinelerinin çalışmasını, tonlarca toprağı taşıyan damperli kamyonlar uzaktan uzağa izliyor.
Sırf altın çıkarma uğruna bu doğa harikası yeşil cennetin böğrüne hançer saplanıyor, köylünün ekmeği doğranıyor.
Siyanürle altın aranmasına karşı yürüttükleri mücadeleyi sürdüreceklerini, yargıdan çıkacak karardan umutlu olduklarını belirtiyorlar.
Tıpkı Bergama’da olduğu idari mahkemenin siyanürle altın çıkarılmasını durdurmasını, fındık bahçelerinin kendilerine teslim edilmesini bekliyor.
Yukarı Bahçeler köylüleri siyanüre karşı verdikleri imtihanı kazanacakları umudunu içlerinde taşıyor.
Vurguladıkları gibi, onların ne gidecek başka köyü, taşı toprağı, ne fındıktan başka gelir kaynağı, ne de rızkını sağlayabilecek yerleri var.
Sadece Fatsa’nın Yukarı Bahçeler Köyü değil, Karadeniz’in diğer yerleşim birimlerinde de doğa katliamlarına karşı amansız mücadele ediliyor.
Türkiye’nin en güzel yeşilini, mavisini bünyesinde barındıran Karadeniz, hem HES hem de termik santral iştahını kabartıyor, gözler buraya çevriliyor.
Bir yanda her akarsuya, dereye, ırmağa yapılan, yapılmak istenen HES’ler diğer yanda termik santral girişimleri.
İşte Terme; onlar da Fatsalı köylüler gibi termik santrallere karşı 1 yıldır usanmaksızın mücadele veriyor.
Bu mücadelelerinde başarıya ulaştılar, termik santral projeleri şimdilik askıya alındı.
Umarım bu projeler gündemden tamamen düşer.
Doğu Karadeniz’de Trabzon, Rize ve Artvin’de HES’ler mantar gibi yayılıyor.
Kimi yargı kararı ile durduruluyor, kimi itirazlara, eylemlere karşın yapılmaya devam ediyor.
Kaybeden yeşil doğa cenneti Karadeniz, fındığını, mısırını, çayını, diğer tarım ürünlerini, en önemlisi sağlığını yitiren köylüler oluyor.
Karadeniz’in o güzelim yeşil bitki örtüsü rant uğruna birer birer kaybolup gidiyor.
Hala tehlikenin farkında değil misiniz?