n

n
n Severim insan yüzlerini incelemeyi. Ta dibe kadar bakınca binlerce dünyanın kapılarını aralar her bir mimik. Saklanır ruhlar yüzlerin arkasına, her an bizi sobelemek istercesine. Gerçekten bakmasını bilene neler neler söyler, hem de en olmadık zamanlarda. Bir kavganın ortasında birden bire bulunduğum yeri, rakibimin gözlerinde küçücük bir insanlık gördüğüm için terk eder oldum. Bu konudaki cehaletimi yener yenmez başladı savaşım. Özellikle karakaleme başlayıp; yüz, vücut oranlarını öğrendikten sonra benim de zihnim parçalara bölündü. Gözler, burun, kaşlar, çene… Her birinin oranı, oransızlığı gizli şeyler fısıldar oldu kulaklarıma. Hele hele medeniyet tarihinden biraz da mürekkep yaladın mı, insanları kategorize etmeye de başlıyorsun. Bu işin teknik yanı. Ne kadar çok yüzle karşılaşıp, ne kadar çok yüzü birbiriyle karşılaştırırsan; o kadar çok veri sıralanıyor art arda. Birçok insanın yüzü birbirine benzese de, her birinin yüzündeki benzersiz bir ayrıntı avlar sizi. Bir gülüş, bir kaş kaldırma… Genler konusuna gelince de bunu bilim adamları halletsin, ben o kadarına karışamayacağım. Beni cidden ilgilendiren, insanların yüz çizgilerinden, yüz biçimlerinden çok; onların yüzlerinin bende uyandırdığı duygular. Tanıdıklarım veya tanımadıklarım, hiç fark etmez. Her biri bir duyguya kilitler beni. Bazen hiç tanımadığım bir insan bende o kadar büyük bir güven duygusu uyandırır ki, bütün hayatımı ona rahatlıkla anlatabilirim. Üstelik hiçbir ayrıntıyı saklamadan, pat diye. Gözlerinin biçimindeki dürüstlüğe, dudaklarının kıvrımlarındaki sırdaşlığa ram olurum. Bazı yüzler vardır, baktığınızda sizi gerim gerim gerer. Nedenini anlamazsınız. Kız çok güzeldir, tatlı tatlı bir konuşması vardır. Birden yüz bin vatlık bir akım sizi alıp yerden yere çarpmaya başlar. Kaçacak delik ararsınız. Zaten kaçarsınız da…Bazı yüzler doludur, bazıları da boştur. Çözemediğim, sırrına vakıf olamadığım hayatların uzantısı olan yüzleri keşfetmek büyük eğlencedir bana. Kaçamak sorularla, takıldığım bu ağdan kendimi kurtarmaya çalışırım. Eğer bir şey öğrenemezsem, bilirim uykularımı kaçırır, bana huzur bırakmaz. Onun için böyle bir yüzle karşılaştığımda en acımasız sorularımı gizlice gönderirim. Karşımdaki şüphelenmesin diye de en sevimli halimi takınırım. Yeni tanıştığınız birine bunu yapmak bir hayli zordur. Sırrı yakalayana kadar bırakmam yakasını. Küçücük, kaşık kadar yüzlerin ne sırlar sakladıklarını bilseniz…
n
n Biraz paranoyakça olduğunu kabul ediyorum. Ama kendimle ilgili bu durumun iyi tarafından bakıyorum. Karşımızdaki insanların yüzüne bakınca hissettiklerimiz, onun kim olduğunu biraz olsun söylemiyor mu? İnsan kendi bilinçaltından bu kadar tedirgin olmasa ve birazcık ona inanmayı öğrense, bu gün yanlış adamlar tepemizde olmazdı. Geçenlerde bir araştırma programı izliyorum, seri katillerle ilgili. Birçok seri katilin yakalanamamasının altında yatan neden, onların çok sıradan hayatlar yaşıyor olmalarıymış. Yani sizin komşunuz, bakkalınız falan seri katil olabilirmiş. İyi de kardeşim siz hiç birbirinizin yüzüne doğru düzgün bakmıyor musunuz? Adamın bakışlarına, konuşurken dudaklarının aldığı biçimin inandırıcılığına… Hadi yüzleri incelemeyi bir kenara bırakalım. İnsanların söylediklerinden onların aslında ne olduklarını o kadar kolay yakalayabiliriz ki. En çok tekrar ettiği sözcükleri zihninizde tutmaya çalışın bakalım karşınıza ne çıkacak. Hatta mümkünse çaktırmadan bir kenara not alın. Tabi nasıl örnekler verdiği de önemli. Çünkü insan akıcı bir konuşmanın içinde en çok kendi yaşamından örnekleri netleştirebilir. Özetle insanların kullandığı sözcükler hangi alandansa, onlar o alanla bir hayli meşguldürler. İşi gücü kitaplar olan biri size kitaplardan bahseder. Hayatı sürekli şans oyunlarıyla tanımlıyorsa, bir pişpirikçiyle karşı karşıyasınız demektir. Yani insanlar bir şekilde kendilerini ele verirler. Bakmasını, duymasını ve hatta koklamasını bilene.
n
n
n
n ULTREYA…
n
order abortion pill on line abortion pill where can i buy abortion pills