Seksen darbecisinin ardından güzel bir laf edene rastlayamazsınız. Kötü söz söyleyen ise çokça. Yine de ülkenin üzerinden silindir gibi geçen bir dönemin yegâne sorumlusu diye her şeyi birisinin üzerine yüklemeyi de yadırgıyorum çoğu zaman.
Çünkü o dönemi böyle geçiştirmeyi içime sindiremiyorum…
Darbe yapılırken yalnız mıydı darbeci?
Kendi kendine mi darbeye karar verdi?
Bir başına mı yaptı bunca kötülüğü?
Çocuk yaştakilerin asılmasını onaylayan, cezaevlerinde, karakollarda işkence yapan, yaptıran, milyonlarca insanın hayatını bitiren, ocakları söndüren, herkesi darmadağın eden, bunlara göz yuman; sivil, asker, siyasetçi, savcı, hakim, müdür, vali, polis ve diğerleri nerede?
O zaman darbe Anayasasına ve darbecilere evet diyen yüzde 91,4 üne karşılık gelen 17 milyondan fazla insan ve onların devamı nerede?
Şimdi yoklar…
Yoksa, “Evet” diyenlerin hepsi öldü de bugün yaşayanlar “Hayır” diyen yüzde 8,6 ya karşılık gelen bir buçuk milyondan mı türediler…
Bugün, her çevreden “Darbe” diyerek söze atlayanların halinden, toplumun seksenlerde olan kesiminden eser kalmadığı kanısı uyanıyor.
Bu gerçekten böyle mi?

Düne laf etmek kolay tabii, bir de eğer mevcut ortam buna müsaitse…
Ancak seksen darbesine laf edip de bugünkü benzer uygulamalara kılıf aramak, ne anlama gelir, onu da iyi düşünmek lazım.
Türk Dil Kurumu’nun kendi içinde darbe barındıran, akıllara zarar “Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi ” şeklindeki “Darbe” tanımı, darbelerden canı yanan bir ülke için adeta yeni trajedileri çağrıştırıyor.
Hâlbuki darbelerden çıkarmamız gereken en önemli ders; “Demokrasinin kesintisiz sürdürülmesi ve her koşulda demokratik yolların izlenmesi.” olmalıdır.

Yaşanan örneklerde de görüleceği üzere, “demokrasilerde” sadece yüzdelerle konuşulamaz. Otuz beş yılda bunu öğrenmiş olmalıydık. Yüzde 30, 40,50, 60,70,80 değil halkın yüzde 90’ nından fazlasının desteğini alan Anayasa’nın Cumhurbaşkanıydı, ama darbeciydi netekim….
Not: Tüm hemşirelerimizin “Hemşireler Haftasını” kutluyor, o şefkatli yüreklere saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.