Hayatta sağlam adımlarla yürümek hem kendimize hem de çevremize karşı duruşumuzu güçlendirir. Bu duruşun temelinde ise özgüven yer alır. Özgüven ne sadece kendini övmekle ne de dışarıya karşı güçlü görünmekle ilgilidir. Gerçek ve sağlıklı bir özgüven, kişinin kendi değerini içtenlikle kabul etmesiyle başlar.
Özgüven nedir, ne değildir?
Özgüven, bireyin kendi yeteneklerine ve değerine olan inancıdır. Yani "Ben bu işi yapabilirim" diyebilmektir. Ancak özgüvenin aşırıya kaçtığı noktada, kibirle karıştırılması mümkündür. Sağlıklı bir özgüvende kişi, hatalarını da kabul eder, gelişime açıktır. Kibirli kişi ise kendini eleştiriye kapatır. Aradaki fark hem bireysel ilişkilerde hem iş hayatında büyük farklar yaratır.
Sağlıklı özgüven nasıl inşa edilir?
Kendinize duyduğunuz güven zamanla ve deneyimlerle gelişir. Bunun için şu adımlar oldukça önemlidir;
- Küçük hedeflerle başlamak: Kendinize ulaşılası hedefler koyun. Başardıkça güveniniz artar.
- Kendinize karşı dürüst olun: Eksiklerinizi görmezden gelmek yerine kabul edin ve üzerinde çalışın.
- Olumlu iç ses geliştirin: Kendinizle nasıl konuştuğunuz çok önemlidir. "Ben beceremem" yerine "Deneyeceğim" demek bile büyük fark yaratır.
- Geçmiş başarıları hatırlayın: Zor zamanlarınızda, başardığınız şeyleri hatırlamak size moral verir.
Özgüvenin çocukluktan itibaren desteklenmesi
Uzmanlara göre, özgüvenin temelleri çocukluk döneminde atılıyor. Ailelerin çocuğa koşulsuz sevgi göstermesi, başarılarını desteklemesi ama aynı zamanda hata yapmasına da izin vermesi çok değerli. "Sürekli eleştiren" bir ortamda büyüyen bireylerin yetişkinlikte sağlıklı bir özgüven geliştirmesi zor olabiliyor.
Sosyal çevrenin etkisi
İnsan kendini, içinde bulunduğu ortamın aynasında görür. Eğer çevrenizde sizi sürekli aşağı çeken, küçümseyen insanlar varsa, zamanla kendi değerinize olan inancınız da sarsılır. Bu yüzden sizi anlayan, destekleyen insanlarla vakit geçirmek, özgüven kazanımında büyük rol oynar.