Samsun Çarşamba Havaalanı özelleştirilecek, yani satılacakmış.
Türk Ulaşım-Sen Şube Başkanı nın açıklamalarına göre, diğer
bölgelerdeki 1-2 havaalanı ile birlikte satılması öngörülen
havaalanının alıcısı da belliymiş.
Hatta adı sır gibi saklanan alıcının Çarşamba Havaalanı nın ihalesi
ile ilgili hazırlıkları gizliden tamamladığı, günü geldiğinde de
ihaleyi kazanacakmış.
Eğer bu açıklama, iddia doğru ise kamuoyunun, Samsun un, bölge
halkının haberi olmaksızın bir kamu kuruluşu daha elden çıkarılacak.
Nedir bu özelleştirme sevdası? Neden kamunun kar eden kuruluşları
teker teker elden çıkarılıyor? Nedir bu Cumhuriyet in köklü
kuruluşlarını değerinin altında satma iştahı?
İşte son örneği Milli Piyango. Neymiş efendim devlet kumar oynatmazmış .
Sırf bu gerekçeyle Hazine ye oluk oluk para akıtan, kar eden bir kurum
daha elden çıkarıldı, satıldı.
Önceki yıllarda da Türk Telekom, TÜPRAŞ, elektrik santralleri,
barajlar, Seydişehir Alüminyum, Sümerbank, TEKEL ve diğerleri, zarar
ediyorlar , devlet ayakkabı, basma üretmez, rakı satmaz
gerekçesiyle adeta peşkeş çekilircesine birilerine ikram edilmişti.
Bu kuruluşları alanlar üç- beş yıl sonra ödediklerinin çok üzerinde
rakamlarla, çok büyük karlarla başkalarına devretti, ceplerini
şişirdi.
Ne olurdu bu kurumlar devletin elinde kalsa, karları devletin kasasına girseydi?
Milli Piyango nun ardından şimdi de Türk Hava Yolları nın (THY)
özelleştirileceği gündeme getiriliyor, hatta bu yöndeki hazırlıkların
bitme aşamasında olduğu belirtiliyor.
Hem THY dünya markası diyeceksiniz hem de filosunu yeni uçaklarla
güçlendiren, neredeyse uçmadığı ülke kalmayan böylesi övünülecek bir
kurumu, markayı satacaksınız. Pes vallahi.
Birer birer elden çıkarılan bu kuruluşların satışıyla elde edilen
para, iç ve dış borcu ödemeye yetti mi? Hiç de öyle değil.
Türkiye özelleştirmelerle ilk kez 1985 yılında tanıştı. 1985 ten
günümüze kadar yaklaşık 60 milyar dolarlık özelleştirme geliri elde
edildi.
Özelleştirme gelirleri, iç ve dış borç ödemelerinde kullanılmak üzere
Hazine nin hesaplarına aktarıldı.
Ne var ki özelleştirmelere rağmen, iç ve dış borç azalmadı, aksine
artış gösterdi.
AKP döneminde gerçekleştirilen 52 milyar liralık özelleştirme gelirine
rağmen, kamu borç stoku 103 milyar dolar arttı.
Yani hem borçlar arttı hem de Cumhuriyet ile yaşıt Türkiye nin
gözbebeği işletmeler satıldı.
Bunun yanı sıra özelleştirilen kurumlarda çalışan on binlerce
emekçinin işine tazminatları ödenerek son verildi. Bu insanlar bir
anda işsizler ordusuna katıldı.
Sonuçta o güzelim devasa kurumlar borç ödemek için elden
çıkarılırken, istenilen amaca ulaşılamadı, insanlar işinden oldu.
Ne olur değerli, kar getiren kamu kurumlarını satmayın, elden çıkarmayın.
Birileri değil, devlet kazansın.