n

n
n Doğrusu günümüz çocuklarının yerinde olmak istemezdim. Çevrelerinde akıllarını çelecek ve yaptıkları işten alıkoyacak bir sürü saçma sapan şey var. Annelerinden çok televizyonu ve bilgisayarı görüyorlar. Zaten bu televizyonlar ve bilgisayarlar, bir tek annelerinin yaptığı yemeği ve ütüyü yapamıyor. Yeni teknoloji televizyonlara “Açıl televizyon.” diyorsun açılıyor, “Kapan televizyon.” diyorsun kapanıyor. Hele bilgisayarlar, onlar seni annenden daha çok tanıyor. Hangi müzikleri dinliyorsun, ekranın bir yanına not alıyor ve asla unutmuyorlar. İnternette en sık görüştüğün arkadaşlarının hepsini bir çırpıda sayıveriyorlar. Nihayetinde gözümüzün nuru çocuklarımız, sanal aleme ellerini kollarını kaptırmakla kalmıyor, iç dünyalarını da onunla oluşturuyorlar. Bir de gerçek dünyanın iticiliğini eklerseniz, ne haldeler anlarsınız.
n
n Böyle bir ortamda şanssızlık eseri bir de ergenseniz vay geldi halinize… Bir sürü psikolojik yaftayı yapıştırıveriyorlar size. Anlaşılmamak kaosunu dengelemeye, adını bile bilmediğiniz psikolojik tanılarla itham edilmekle baş etmeye çalışırken hepsinin üzerine tuz biber, sunulan imkânların başınıza kakılması yok mu?“Ben senin için saçımı süpürge ettim.” “Sen daha iyi bir okula gidebilesin diye ek iş yapıyorum.” “Yazıklar olsun sana, bu nasıl karne?” “Eğer bu sene de kalırsan sana sütümü helal etmem.” Anneler, kızmayın ne olur bunları yazıyorum diye. Köşeye sıkışınca bu yöntemleri kullanmayanımız var mı içimizde? Annelik hakkınız baş tacı, ona bir diyeceğim yok, ama size doğal görünen bu yöntemin hiç de doğal olmadığını biliyor muydunuz? Şöyle bir tabiat anaya bir bakın, hangi hayvan canı pahasına yetiştirdiği yavrusunun başına kakıyor annelik hakkını? (Tabii, eşitlikçi bir insan olarak babaları da mönüye dahil etmek zorundayım.)Böyle bir şey olsaydı ne yumurta yiyebilirdik, ne de süt içebilirdik. Ve hatta vahşi hayatta bile hayvanlar yavrularını karşılıksız, tamamen içgüdüsel olarak hayatta tutuyor ve onları kendi yollarına uğurluyorlar. Malum, işin ucunda doğanın dengesi var.
n
n Geçenlerde bir belgesel izliyorum, Kızılcahamam yöresinde “kara akbabalar”ın yaşamını kare kare tespit etmişler. Bir dişi bir de erkek kara akbaba önce sabır ve sebatla güzelce yuvalarını yapıyor. (Öyle büyük bir dayanışma içindeler ki insanın akbaba olası geliyor, özellikle de dişiyseniz.)Yuva tamamlanınca dişi akbaba yumurtluyor ve yumurtanın haftalarca sıcak tutulması gerekiyor. Bu yapılırken sıcaklık yumurtanın her yerine eşit şekilde ulaştırılmalı, yuvanın altındaki çalı çırpılar da özenle havalandırılmalı. Bunu dişi ve erkek kara akbaba sırayla yapıyor. Ne erkek akbaba dişisine maçoluk taslıyor ne de dişi akbaba feminist tavırlar içine giriyor. Tamamen eşit ve sırayla… Bir saat biri yumurtanın üzerinde oturuyorsa, bir saat de diğeri… Sonra bebek yumurtadan çıkıyor. Kara akbabalar dört aydan önce gelişip yuvadan uçamadığı için, bu sefer de onun bakımı giriyor devreye. Yine sırayla biri bebeğin yanında kalırken, diğeri yiyecek bulmaya gidiyor. Hem bebek yalnız kalmıyor hem de hiçbiri aç kalmıyor. Bebeğin beslenme işini de dönüşümlü olarak hallediyorlar. Dördüncü aya girilirken bebek kara akbaba yalnız kalma yeteneğine sahip oluyor. O da çalışkan annesi ve babası gibi başlıyor didinip çalışmaya, kanatlarını geliştiriyor önce. Uçma alıştırmaları yapıyor. Ardından ilk uçuş denemeleri, hopp yuvadan yükseliyor, sonra yeniden yuvaya yumuşak iniş yapıyor. Anne ve babasının gözleri yine onun üzerinde. Tek amaç, yavru kara akbabanın kendi kanatlarıyla uçmasını sağlamak… Nihayet o gün geliyor ve kanatlar işlevini görmeye başlıyor. Annesi ve babası onun için yiyecek aramaya giden, artık yetişkinliğe adım atan kara akbaba; yuvadan uçup gidiyor, üstelik arkasına bile bakmadan. Anne ve baba kara akbaba yuvaya dönüyorlar, bakıyorlar yavru uçup gitmiş. Hiçbir tepki göstermeden hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Ne anne kara akbaba dövünüp “Hakkımı helal etmem.” triplerine giriyor, ne de baba kara akbaba “Benim öyle bir çocuğum yok, bir haber bile vermeden çekti gitti. ” diye kestirip atıyor.
n
n Ne diyeyim, doğadan örnek alacağımız çok şey var, galiba en önemlisi de anne ve baba olmanın gerçekte ne anlama geldiği…
n
n ULTREYA…
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n
n